Maraş Fili (Elephas Maxima Asurus)

Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi giriş salonunda restore edilerek ayağa kaldırılan Maraş Fili gelen ziyaretçileri büyük ihtişamı ile karşılamaktadır. Maraş Fili olarak isimlendirilen fil kalıntısı Kahramanmaraş Türkoğlu ilçesinde yer alan Gâvur Gölü’nde bulunmuştur. 1950 yılında sıtma hastalığı ile mücadele etmek için gölün kurutma çalışmaları esnasında birçok kemik parçaları tespit edilmiştir. Tespit edilen parçalar genellikle diş, çene, üst çene ve kafataslarından oluşmaktadır. Bahsi geçen kemik parçaları başlarda Mamut’a ait olduğu düşünülse de daha sonraki incelemelerde Elephas Maxima Asurus türüne ait olduğu anlaşılmıştır. Ülkemizde tespit edilen Elephas Maxima Asurus fillerinin birçoğu Gâvur Gölü’nde tespit edilmekle beraber tarımsal faaliyet sıralarında tarım işçileri ve yerel halk tarafından bulunmuş ancak ilk başlarda çoğunluğu beyaz odun zannedilerek ne yazık ki yakılmıştır. Gâvur Gölü’nü tarım arazisine çevirmek için kurutma çalışmaları devam ederken bataklık alanda büyük fil ve küçük fil olarak adlandırılan iki adet fil kalıntısı tespit edilmiş, büyük file ait 120 parça kemik bataklık alanından çıkarılmıştır. Kırık ve onarım bekleyen Maraş Fili kemikleri Paraloid-B/72 kullanılarak restore edilmiştir. Envanter ve restorasyon çalışmalarının ardından fil kemikleri düzenli bir şekilde oranlarına ve boyutlarına göre karşılaştırma yapılarak birleştirilmişlerdir. Eksik kalan kemikler ise yeniden üretilmiş ve anatomik yapıya uygun biçimde boş kalan alanlara eklenmiştir. Gâvur Gölü bataklıklarında bulunan “Elephas Maxima Asurus” türüne ait iskelet parçaları İtalyan paleontoloji enstitüsü ve MTA enstitüsü tarafından Arkeolog, Antropolog ve Restoratörlerden oluşan 15 kişilik alanında uzman bir ekip tarafından özel konstrüksiyon sistemiyle ayağa kaldırılmıştır.

Hortumlu Memeliler-Filler Geç Eosen Çağda (40 milyon yıl önce) Afrika’dan yola çıkarak Antarktika ve Avustralya hariç dünyanın hemen hemen yaşanabilir karasal alanları ve iklimlerine yayılmışlardır. Anadolu sınırları içerisinde Elephas Maxima Asurus türleri günümüzden 3 milyon yıl önce ile MÖ 100 tarihleri arasında yaşamışlardır. Boyu 6 metre ve ağırlığı 5 tona kadar ulaşabilen Elephas Maxima Asurus türü Anadolu’da yaşadığı bilinen en büyük canlılardan birisidir. Ülkemiz sınırları içerisinde paleontolojik kalıntılarına Kahramanmaraş Gâvur Gölü, Amik Ovası, Erzurum ve Ankara’da rastlanmıştır. Elephas Maxima Asurus hortumlu memelilerinin Maraş Fil’i olarak adlandırılması ise tam gövdenin Kahramanmaraş’ta bulunmasından dolayı literatüre Maraş Fil’i olarak eklenmiştir ve aynı zamanda Suriye Fil’i olarak da bilinmektedir. Elephas Maxima Asurus Hortumlu Memeliler-Filler (Proboscidea) takımının Elephas Maxima türünün alt aile grubundandır.

Maraş Fili’nin en tipik özelliği ise üst dudağı ile burnun birleşmesinden oluşan kuvvetli hortumlarıdır. Bahsi geçen fil türleri otçul olarak beslenirler ve günlük gıdaları arasında çimenler, bambular, kökler, taze fışkınlar ve bazı meyvelerdir. Günlük yaklaşık olarak 360 kg besin tüketen bu canlılar 70 litre ile 90 litre arasında sıvı tüketmektedirler. Fildişi olarak bilinen savunma dişlerinin uzunluğu ise 1.6 metreye kadar ulaşabilmektedir. Maraş filleri saate 15 km’ye kadar ulaşabilirken koşma hızları 40 km’ye kadar ulaşmaktadır. Kendi türlerinden olan günümüz filleri (elephantidler) günümüzde sınırlı alanlarda yaşamaktadırlar.

Bahsi geçen filler tarih sahnelerinde de karşımıza çıkmaktadır. MÖ 2.yy’ın ikinci yarısında Roma ile Kartaca arasında yapılan Pön savaşlarında, Kartacalı General Hannibal’in 40’a yakın savaş fili olduğu ve Roma ile yapılan savaşlarda bu filleri etkin bir şekilde kullandığı bilinmektedir. Aynı zamanda Maraş Fili bir diğer adı ile Suriye Fili ulaşım içinde kullanılmıştır. Demir işleme için gerekli olan odun kömürü temin etmek için ormanlık alanların tahribatı ve fildişinden kıymetli eşyalar elde etmek için aşırı avlanmaya dayalı olarak nesilleri MÖ 100 civarında tükenmiştir. Söz konusu file ait kalıntılar, Kahramanmaraş’ta bir zamanlar fillerin yaşadığının ve aynı zamanda ekosistemin ne denli zengin olduğunun en büyük kanıtlarındandır.

 

KAYNAKÇA

Ebru ALBAYRAK – A. M. LİSTER, “Dental Remains of Fossil Elephants From Turkey”, Quaternary International, 276, 2012, s.198-211.

Ebru ALBAYRAK, “The Ancient Asian Elephant of Turkey in the Light of New Specimens: Does it Have Regional Features?”, Quaternary Science Reviews, 2019, s. 218, 189-199.

Ebru ALBAYRAK, Elephantidae (Proboscidea, Mammalia) Ailesinin Türkiye’deki Dağılımı ve Evrimi, (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü), Ankara 2009.

J. EDWARDS, “The irony of Hannibal’s elephants”, Latomus, 60/4, 2001, s. 900-905.

N. A. B. KHALAF, “The Coelacanth, Latimeria Chalumnae, in the Science and Natural History Museum, State of Kuwait”, Gazelle, 1987, s. 15, 1-7.

Muhammet TOPUZ – Mustafa KARABULUT, “Jeokimyasal Göstergeler Kullanılarak Gâvur Gölü’nde (Kahramanmaraş) Son 6000 Yılda Meydana Gelen Paleoklimatik Değişimlerin İncelenmesi”, Istanbul Internatıonal Geography Congress Proceedıngs Book, 2019, s. 737-745.

Murat KILIÇ, “Hannibal’in Savaş Taktiklerine Genel Bir Bakış”, Erzurum Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3/5, 2018, s. 25-60.

Nadire Mime YAR, et al., “The Elephant Remains From Gâvur Lake (South-Eastern Türkey). Restoration And Dısplay”, Origini, 39, 2016, s. 243-273.

Simon ANGLİM, et al,. Fighting Techniques of the Ancient World 3000 BC– 500AD, London 2013.

Yorumlar

Yorum yapmak ister misin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kenar Çubuğu