Köşgerlik

Köşger, sözlük anlamı itibariyle Farsça “kevşger” kelimesinden gelmekte olup yemenici ve ayakkabı tamircisi mânâsında kullanılmaktadır. Köşgerlik ise; yemeni, postal, edik, çarık, terlik gibi el işi ayakkabı yapan sanata verilen isimdir. Bu sanatla uğraşan kişiye de köşger adı verilir.

Kahramanmaraş’ta köşgerliğin tarihçesi Türklerin buraya 1085 yerleşmesine kadar uzanmaktadır. Şehirde geçmişten günümüze kadar deri işçiliğinin önemli bir kolu olan köşgerliğin seçkin bir yeri vardır. Kahramanmaraş’ta yapılan edik, çizme, postal, çarık, terlik v.b. köşgerlik ürünlerinin kökeni Orta Asya’da Hun sanatına kadar gitmektedir. Bu ayakkabılar zengin çeşitleriyle Türkler tarafından Anadolu’ya getirilmiştir.

Kahramanmaraş’ta XX. yüzyılın başlarına kadar dericilik ve buna bağlı olarak köşgerlik ve saraçlık en iyi meslekgruplarının başında gelmekteydi. Maraş’a ilk defa 1648 yılında gelen Evliya Çelebi, şehir halkının zengin olduğunu belirterek, kış şiddetli geçtiği için erkeklerin “boyalı kuzu derisinde harvani”, kadınların ise “sarı deri çizme” giydiklerini ifade etmektedir. Besim Atalay XX. yüzyılın ilk çeyreğinde Maraş’ta 170 kadar debbağhâne (tabakhâne) ve 305 pabuççu (deri mamûl) dükkânı olduğunu ifade etmektedir.

Kahramanmaraş’ta köşgerlik sanatı 1940’lı yıllara kadar en parlak dönemini yaşamış ve imâl edilen ürünlerin geneli ihraç edilmiştir. Cumhuriyet’in ilânından sonra ülkede ayakkabı fabrikalarının açılmasıyla köşgerlik mesleği de gerilemeye başlamıştır. Günümüzde ise kazancının az olması ve ürünlerine yeterli talep olmaması sebebiyle yeni ustalar yetişmemekte ve bundan dolayı köşgerlik yok olmakla karşı karşıyadır. Sadece turistik amaçlı üretim yapan iki atölye canlılığını kısmen sürdürmektedir.

Kahramanmaraş’ta günümüzde yapılan köşgerlik ürünlerini iki grupta sınıflandırabiliriz. Birincisi geleneksel köşgerlik ürünleridir. Bu grupta, sadece bazı ağır iş kollarında çalışan kişiler ile kırsal kesimde yaşayan insanların tercih ettikleri Yemeni yapılmaktadır. İkinci grup köşgerlik ürünleri ise turistik amaçlı imâl edilen Edik, Nakışlı Postal, Fatih Yemenisi, Saray Yemenisi, Tokalı Osmanlı Yemenisi, Karadağ Çarığı, Kelik, Terlik, Mest ve Kırba gibi çeşitlerden oluşmaktadır. Kahramanmaraş’ta sadece iki atölyede yapılan turistik amaçlı ürünler yurt içi ve yurt dışında pazarlanarak, geleneksel el sanatlarımız yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Köşgerlik sanatında; köşger kütüğü, ökçe demiri, keski, levger, danalya, kerpeten, biz,muşta, kalıp, endeze ve bilâ taşı gibi âletler kullanılmaktadır.

 

Okumanızı Tavsiye Ediyoruz !  Dokumacılık

Köşgerlik sanatında genelinde manda sığır (gön), koyun (meşin) ve keçi (sahtiyan) derisi kullanılmaktadır. Dikiş işleminde ise pamuk iplik kullanılmıştır. Bu ipler bal mumu ile mumlanarak su ve çürümeye karşı korunduğu gibi, dikiş esnasında da ipin daha kolay hareket etmesi sağlanmış olur. Bütün ürünler el ile dikilir. Köşgerlik ürünlerinde yapıştırıcı olarak çiriş kullanılır; kimyasal yapıştırıcılar tercih edilmemektedir. Çünkü çirişin, kimyasal yapıştırıcılara göre daha sağlam ve sağlıklı olduğu ifade edilmektedir. Bu madde, çiriş otunun kökünün öğütülmesiyle yapılan ve su ile karılarak tutkal gibi kullanılan esmer, sarı bir tozdur.

Köşgerlik Ürünleri :

  • Yemeni; üstü (saya) siyah veya kırmızı dana derisinden, tabanı daha kalın olan sığır ve manda derisinden (gön) dikilen topuksuz ayakkabılara denmektedir. Yemeni, yurdumuzun bazı bölgelerinde kadınların başlarına bağladıkları “yazma”ya verilen isim olmasına karşılık, yöremizde ise ayağa giyilen bir çeşit ayakkabı mânâsında kullanılmaktadır. Kahramanmaraş’ta yemeniciliğe “köşgerlik”, yemeni yapan ustalara da “köşger” adı verilmektedir. Önceden siyah yemeni yapımında 5 hayvan derisi kullanılmaktaydı. Alt taban manda veya sığır derisinden, yüz (saya) kısmı inek veya dana derisinden, iç astarlar koyun derisinden, iç taban sığır veya keçi derisinden, kenarlar (kıyı) ise keçi derisinden yapılırdı. Yörede şefdeli yemeni diye ifade edilen kırmızı yemeniler de ise, siyah yemeniden farklı olarak yüz kısmında daha çok koyun ve keçi derisi tercih edilmektedir. Günümüzde siyah yemenilerin tabanında “gön” yerine, daha dayanıklı olduğu için araba tekerlerinden elde edilen lastik kullanılmaktadır. Şefdeli yemeni ise tamamen deriden yapılmaktadır.
  • Edik, konçlu, ökçesiz ve uçları kıvrık çizmelere denilmektedir; daha çok kadınlar tarafından giyilmiştir. Kadın ediklerinin topuk kısmına nalça çakılarak, erkek ediklerinden ayrılmaktaydı. Ediklerin kırmızısını genç kızlar, sarısını yeni gelin olanlar, yeşilini evli kadınlar, siyah renklisini de dul kadınlar giyerdi. Önceden düğünlerde gelinler edik giyerlerdi. Düğünde “edik” giymeyen, ayağında ediği olmayan gelin gidemezdi.
  • Nakışlı postal, arka tarafında biri üstte, biri de tabana yakın yerde deriden nakışlar yapıldığı için bu ismi almıştır. Nakışlı postalı daha ziyade devlet adamları giymiştir.Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet zamanında giyildiği için bu yemeniye Fatih Yemenisi adı verilmiştir. Dulkadir Beyliği hükümdarı Süleyman Bey’in kızı Sitti Hatun, Fatih Sultan Mehmet ile 1450 yılında evlenerek Osmanlı sarayına gelin gitmiştir. Sitti Hatun’un 40 katır yükü tutarındaki zengin çeyizleri arasında Maraş’a mahsus Türk el sanatlarının nadide örneklerinden sim-sırma işi (Maraş işi), saraçlık ve köşgerlik gibi ürünler de bulunmaktaydı. Bu çeyizler Osmanlı saray çevresinde büyük beğeni toplamıştır. Muhtemelen “Fatih Yemenisi” ve **“Saray Yemenisi“**denilen ayakkabıların da düğün hediyesi olarak, Sitti Hatun’un çeyizleri arasında yer aldığını ve Osmanlı sarayına bu şekilde girdiğini sanılmaktadır.
  • Kelik, bir nevi kısa bot sayılan, Osmanlılar devrinde çok giyilmiş olan ve postala nazaran daha sâde ve yazlık olarak yapılmış ayakkabı türüdür. Kahramanmaraşlı köşger Alâeddin KOPAR, yurtdışında yabancılar tarafından çekilen “Büyük İskender”, Harry Potter” ve “Truva” gibi filmlerde rol alan sanatçıların giymesi için yaklaşık 3.000 çift “kelik” dikerek ihraç etmiştir.
  • Karadağ Çarığı, genelinde köylerde oturan insanların kış mevsiminde uzun işlenmiş kalın, kıllı çoraplarla giyildikleri bir ayakkabı çeşididir.
  • Ham çarık, önceden dağlık bölgelerde yaşayan insanlar tarafından giyilmekte olup, “örgülü çarık” diye de bilinir ve dikişsiz olarak yapılmıştır. Ayak ölçüsüne göre ham deri kesilerek kenarlarına delikler açılır ve deliklerden sırım ipiyle (ince deri bant) örülmek suretiyle yapılır. Derilerin tabaklanmadan yapılmasından dolayı bu ayakkabı türüne “ham çarık” denilmiştir.
  • Su çarığı, tamamen sığır derisinden yapılarak çeltik (pirinç) tarlalarında suyun içinde çalışan işçiler tarafından giyilmekteydi. Çarığın içine dolan suyun rahatlıkla dışarı çıkması için uç kısmı açık yapılmıştır. Ev içinde giyilen hafif ve türlü biçimlerde deriden yapılan ayakkabı türüne terlik denilmektedir. Kahramanmaraş’ta önceden daha yaygın bir şekilde üretilen terlik; gelin, damat ve sünnet çocuğu terliği şeklinde yapılmaktaydı.
  • Mest, daha çok kış mevsimlerinde giyilmekte olup tabanı kalın dana derisinden, yüz kısmı ise tek parça teke derisinden yapılır.
Okumanızı Tavsiye Ediyoruz !  Demircilik

KAYNAKÇA:

Besim ATALAY, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, (Sadeleştiren: M.Y. Özbaş), İstanbul 1973.

Evliya Çelebi Seyâhatnamesi (1971), Çev.: Z. Danışman, XIII, İstanbul.

Mehmet ÖZKARCI, “Kahramanmaraş’ta Kaybolmaya Başlayan Sanatlarımız: Köşgerlik ve Saraçlık”, VII. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi (27 Haziran- 1 Temmuz 2006-Gaziantep), 2006, s.1-61. http://ekitap. kulturturizm.gov.tr/TR-79982/kahramanmarasta-kosgerlik-ve-saraclik. html.

Yorumlar

Yorum yapmak ister misin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kenar Çubuğu